Gezi

Yıldızları Kıskandıran Şehir; Budapeşte

Budin ve Peşte’nin aşkına gölge düşüren Tuna Nehri insanlara manzara keyfi sunarken, Chain Köprüsü; Budin ve Peşte’nin aşkına köprü olarak gönüllerde yer edinmeyi başardı ve Budapeşte doğdu..

Avrupa’nın en güzel şehirlerinin arasına ismini yazdıran Budapeşte tarihi dokusu ve insanlarının sıcak kanlılığı ile benim de beğenimi kazanmayı başardı.

Şehre vardığımda saat gece yarısına doğru ilerliyordu. Otel için her hangi bir rezervasyonum bulunmuyordu. İşin açığı bu sefer şehir hakkında önceden çok da araştırma yapmamıştım. Ayrıca cebimde hiç Macar forinti yoktu. İndiğimiz yere en yakın metro istasyonuna doğru ilerledim. Güvenlik görevlisi ile el kol hareketleri vasıtası ile anlaştıktan sonra Budapeşte’nin Taksimi sayılacak Deák Ferenc tér yönüne doğru metroya bindim. Metrolar alıştığımdan daha eski idi. Ama içimde bir sıcaklık bir mutluluk hissediyordum. İnmem gereken durağa yaklaştığımda içimi bir heyecan kapladı. Sırt çantamın ağırlığına aldırmadan metrodan indim. Etrafımda İngilizce bildiğini düşündüğüm birilerine yaklaşıp kalacak yer aradığımı anlattım. Cadde üzerinde oturmuş arkadaşları ile sohbet eden bu grup bana yardımcı olmak için ellerinden geleni yaptılar. O kadar sevdim ki onları size katılıp bu akşam sohbet etmek istiyorum demek geldi içimden. Diğer yandan gözlerim ise yer çekimine meydan okuyamaz halde olduğu için kalacak yer bulmam gerektiği konusunda kendi kendimi uyardım.

Bir aşağı bir yukarı dolandıktan sonra cadde üzerindeki koca otel tabelasını bir türlü bulamadım. Bu süreçte kafamı ara sokaklara uzatıp mekanları keşfetme fırsatı bulmuştum. Ama tabi ki bir adet Türk lokantası buldum. Hemen orada bulduğum bir Türk ile muhabbete başlayıp durumu anlattım. Sağolsun bana ilk iyiliği kalacak yer olmuştu. Ve elbette dönene kadar bu iyilikleri katlanarak artmıştı.

İlk geceyi Tuna Nehri kıyısında bir yerde geçirdikten sonra ertesi sabah ilk işim Buda Kalesini ziyaret etmek olmuştu. Çünkü gece Tuna Nehri kıyısında gördüğüm manzara muhteşemdi. İtiraf etmeliyim, Avrupa şehirlerinde gördüğüm en iyi gece ışıklandırması bu şehirdeydi !

Kaleydi, Hero Meydanıydı derken.. Koskoca bir gün dolu dolu ve mutlu bir şekilde geçmişti. Ama benim aklım yine de şehrin yıldızları kıskandıran gece ışıklandırmasındaydı. Akşam termosuma kahvemi alıp soğuğa aldırmadan Tuna Nehri kenarında kendime bir keyif ısmarladım.

Ertesi günlerde, bahsettiğim Türk arkadaş ile yeniden buluştuk ve beni Gül Baba türbesine götürmesini rica ettim. Şehir merkezine biraz uzaktı ama bu yorgunluğa değecek kadar güzeldi.

Şehirde geçirdiğim üç muhteşem günün sonunda beni bekleyen bir İtalya uçağı vardı.. Bu şehre dair yazılacak anlatılacak o kadar çok şey var ki aslında ama siz de yaşayıp görmelisiniz !

Hunlara selam olsun..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir