Film

Caramel

Bir kadının iç dünyasına yolculuk yapmak istesek şüphesiz bir labirent ile karşılaşırız. Bir kadının çok yönlü olması, duygularının iniş ve çıkışları kendine sakladıkları, güçlü yanları ile örttüğü zayıflıkları…

Nadine Labaki, beş ayrı kadının ortak bir yerde toplayıp bir kadının iç dünyasına akıcı bir şekilde yolculuk bileti sunuyor. Yolculuk coğrafi olarak Beyrut’ta başlarken aşk hayatı, iş hayatı konuları ile sıkı bir dostluğun temelleri ile neşeleniyor. Ortak bir noktada buluşmayı başaran bu farklı nesillerden beş kadının buluştuğu, sırlarını anlattığı, içini döktüğü, gözlerini kapatıp derin hayallere daldığı, ideallerini dile getirdiği bir diğer deyiş ile kendilerini bir kuş kadar özgür hissettikleri bu yer bir güzellik salonudur. Aslında her biri diğerinden güzel olan bu kadınları iş ve dostluk taşımıştır bu güzellik salonuna. Kadınlar arasındaki bir diğer farklılık ise din ve mezhep ayrılıklarıdır. Ama dostluk olarak adlandırılan bu gücün her farklılığa göğüs gereceği film ile aşikardır.

Salon ve kadınlar etrafında şekillenen olayları izlerken bir dakika bile sıkılmaya imkan tanımayan bu yapıt ile kendinizi güzellik salonunda oturmuş Layale ve arkadaşları ile sohbet ediyormuş gibi bulabilirsiniz.

Filmin otantik ruhu ve akışı gerçekten izleyici kitlesini yakalayan türden. Fakat yine kadına ithaf edilen meslek grupları, göz yaşları, duygu yoğunlukları yerine ben Nadine Labaki’nin kendi güçlü rolüne odaklanmasını tercih ederdim. Yine de medyada bizlere sunulan Ortadoğu ve kadın meselesine olan bakış açılarını filmin değiştireceği kanısındayım.

Filmin yönetmenliğini ve baş rol oyunculuğunu üstlenen Nadine Labaki kadının film içerisindeki yerini bir kenara bırakırsak başarılı bir yapıt ortaya koymuş.

Kendinizi yalnız hissettiğiniz dizlerinizi karnınıza çektiğiniz bir akşamda biraz düşünerek biraz da eğlenerek bir film izlemek istiyorsanız Caramel’i mutlaka tatmalısınız!

Toplumda kadının yeri olgusunun hemen her toplumda gösterdiği benzerlikler ile birlikte bu film ve Nadine Labaki’nin yakın zamanda kaleme alacağım Where Do We Go Now filmi bana Mithat Cemal Kuntay’ın Üç İstanbul isimli kitabından referans ile Abdülhamit döneminde kadınlar incelememi aklıma getirdi. Kadına ithaf edilen meslek grupları, duygu yoğunlukları ve çok daha fazlası. Belki bir gün biz bu konuları irdeledikçe sinemanın feminizasyonu kapıları açılır önümüze.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir